ÖZGÜVENİ YÜKSEK ÇOCUKLAR YETİŞTİRMEK
Oğlum Ahmet; evde kardeşi ve bizimle olan ilişkilerinde çok
rahat bir çocuk, isteklerini kolaylıkla ifade edebiliyor.
Ancak ev dışı ortamlarda, örneğin okulda, bir arkadaş
toplantısında ya da bir başka evde çok farklı davranıyor,
eğer ben yanındaysam yanımdan ayrılmak istemiyor, eteğime
yapışıyor, diğer çocukların arasına karışması zaman alıyor.
Diğer çocuklarla olan ilişkisini gözlemlediğimde, diğerleri ne
derse onu yaptığını fark ediyorum. İstemediği bir şey olsa
bile, sessizce uyum gösteriyor. Bir sorun yaşadığında
örneğin kendi istediği bir şey olmadığında hemen yanıma
koşuyor, oyuna tekrar katılmak istemiyor. Ayrıca; okul
başarısı pek iyi değil. Aslında çok akıllı bir çocuk,ama
öğretmen sınıfta varlığı ve yokluğunun bir olduğunu,
derslere katılımının yok denecek kadar az olduğunu söylüyor.
Geçen gün proje ödevi için çok güzel hazırlık yaptı, konu
hakkında bizden bilgi aldı, birlikte araştırma yaptık,
öğrendiklerini babasına çok başarılı bir şekilde aktardı,
bizi şaşırttı. Ertesi gün öğretmeni ile konuştuğumda proje
ile ilgili hiçbir şeyi sınıfta paylaşmadığını her zamanki
gibi derse katılmadığını öğrendim. Çok üzüldüm. Bu çocuk
neden böyle? Çok iyi yapabildiği şeylerde bile çekingen
davranıyor, kendisini bir türlü ortaya koyamıyor. Oğlumun
başarısız olma korkusu yaşadığını hissediyorum. Çünkü onunla
konuştuğumda bana sürekli olarak "ya yapamazsam, ya
başaramazsam, ya benimle alay ederlerse , ben hiçbir şeyi
iyi yapamıyorum....." gibi şeyler söylüyor.
Yukarıda aktarılan örnek aslında pek çok aile ve öğretmenin
karşı karşıya kaldığı bir durumdur. Bazı çocuklar, iyi
yaptıkları bir konuda bile başarılı olamayacakları kaygısını
yaşarlar ve bu kaygı onların o anki davranışlarını olduğu
gibi kendilerini algılamalarını da olumsuz yönde etkiler.
Aslında bu kaygılarının altında kendilerini değersiz
hissetmeleri, kendi yeteneklerine güvensizlik inancı, bir
başka değişle özgüven eksikliği vardır.
Özgüven; bir tutum,bir duygu, bir inançtır ve davranışlarla
sergilenir. Kişinin kendi değerini bilme, kendisine
sevgiyle, saygıyla ve dürüst bir şekilde davranabilme
yeteneğidir. Özdeğer duygusu öylesine temel bir duygudur ki,
nasıl bir kişi olduğumuzu, diğer insanlarla kurduğumuz
iletişim biçimini, yaşamdaki yerimizi ve ondan neler
beklediğimizi belirler. Bu nedenle; anne ve babaların ve
eğitimcilerin en önemli amaçları kendi ayakları üzerinde
durabilen, özgüven duygusu gelişmiş bireyler yetiştirmektir.
ÖZGÜVENİ YÜKSEK KİŞİLERİN ÖZELLİKLERİ
Özgüveni yüksek olan kişilerde dürüstlük, sorumluluk, kendine ve diğer canlılara şefkat ve sevgi, yeterlilik en belirgin özelliklerdir. Bu kişiler, önemli olduklarını, onlar var olduğu için dünyanın daha iyi bir yer olduğunu hissederler. Başkalarından çekinmeden yardım isteyebilir, yine de kendi kararlarını kendilerinin verebileceğini ve kendilerinin en iyi kaynak olduğunu bilir ve hissederler. Kendi değerlerinin farkında oldukları için, diğer insanların da varlıklarını ve değerlerini kolaylıkla kabul ederler. Her şeyi mükemmel yapamayacaklarını, eksikliklerinin,zayıflıklarının insanca özellikler olduklarını bilirler.
ÖZGÜVEN DUYGUSUNUN GELİŞİMİ
Dünyaya yeni gelen bir bebeğin hiçbir geçmişi, kendinle ilgili algısı, özdeğeri ile ilgili herhangi bir fikri yoktur. Bebek çevresindeki diğer insanların kendisine davranışları ve hareketleri ile verdikleri mesaja göre, özdeğer duygusunu edinmeye başlar.
Özgüven duygusunun ilk temelleri anne-bebek arasındaki
iletişim sırasında atılmaya başlar. Özellikle annenin
bebeğini beslediği süreç, bu anlamda önemlidir. Bebekler,
annelerinin kendileri ile birlikte iken yansıttıkları temel
duyguları (şefkat, sevgi, kaygı, telaş, öfke, üzüntü gibi)
algılarlar. Bebeğin dış dünya ile ilgili ilk izlenimleri
annenin yansıttığı duygular kanalı ile oluşur. Anne bebek
için dış dünyaya açılan bir penceredir, bebek dış dünyayı bu
pencereden annenin yansıttığı biçimde izler. Bebeğin dış
dünyayı güvenilir, tutarlı, sıcak veya güvenilmez, tutarsız,
soğuk bir yer olarak algılaması, annesi ile olan ilk duygu
alışverişine bağlıdır.
Daha sonraki 5-6 yıl içerisinde ; aile ortamı, özgüvenin
şekillendiği yerdir. Aile içinde kullanılan her kelime,
mesaj, yüz ifadesi ,mimik çocuğa özdeğeri hakkında bir ileti
gönderir.
Çocuk okula başladıktan sonra ise, diğer etkiler ortaya
çıkar ama aile de önemli kalmaya devam eder. Dış dünya
çocuğun ailede edindiği değer yada değersizlik duygusunu
destekler. Örneğin aile ortamında değersizlik duygusu
edinmiş bir çocuk, okulda herhangi bir konuda başarısızlıkla
karşılaştığında bu başarısızlığını gözünde büyütür ve
kendisi ile ilgili değersizlik duygusu pekişir. Buna
karşılık aile içinde kendini değerli hisseden bir çocuk,
karşılaştığı başarısızlıkları görmezlikten gelir, kendi
özdeğeri hakkında karar verirken başarılı olduğu durumları
değerlendirir.
Aile ortamında yapılacak bazı temel değişiklikler,
çocukların kendilerini değerli bir birey olarak
hissetmelerine katkıda bulunur.
İletişimin net ve açık olduğu, duyguların dürüstçe ve
korkmadan ifade edilebildiği , sorumluluğun gelişim düzeyi
ve kişisel özelliklere göre dağıtıldığı aile
ortamlarında çocuklar çok daha kolaylıkla özgüven duygusu
geliştirirler. Böyle sağlıklı bir ortam yaratabilmek için,
bazı somut öneriler işe yarayabilir. İşte bu önerilerden
bazıları...
ANNE-BABALARA ÖNERİLER:
*Öncelikle; çocuklar arasında bireysel farklılıklar olduğunu
unutmayın.
Hiçbir çocuk özellikleri açısından bir diğer çocuğa
benzemez. Her çocuk kendine özgüdür, bu özellikleri ile
eşsiz ve değerlidir. Eğer siz çocuğunuzun bireysel
özelliklerini takdir eder ve değer verirseniz o da kendi
varlığına ve özelliklerine değer verir. Bunun en somut
göstergesi
çocuğunuzu bir başka çocukla asla kıyaslamamaktır.
Eğer çocuğunuzu teşvik etmek istiyorsanız başka bir çocuğu
örnek göstermek yerine, kendisinin daha önce yapmış olduğu
bir şeyi örnek gösterin, yani kendi kendisi ile kıyaslayın.
Örneğin; Piyano konseri öncesi çok kaygılı olan kızınıza "
Bak Ayşe ne güzel hiç heyecanlanmadan çaldı sen ne diye
heyecanlanıyorsun " demek yerine " Zeynep'çiğim,
kaygılandığını görüyorum. Hatırlıyor musun geçen sene bütün
sınıfın önünde şiir okuman gerekiyordu, o zaman da tıpkı
şimdiki gibi kaygılı idin ama çok güzel şiir okumuştun ve
seni çok alkışlamışlardı. Sen de kendini çok beğenmiştin..
Şimdi de bu işin üstesinden gelebilirsin,sana inanıyorum."
diyebilirsiniz.
*Çocuğunuzu iyi tanıyın.
Onun hangi alanlarda iyi olduğunu, hangi alanlarda desteğe
ihtiyacı olduğunu gerçekçi bir biçimde değerlendirin. Zayıf
oldukları alanlarda onları desteklemek için, iyi oldukları
alanları örnek olarak kullanın. İyi oldukları alanlarda
kendilerini gösterebilmeleri, zayıf oldukları alanlarda ise
kendilerini denemeleri için güvenli ortamlar yaratın.
Eleştirmek, yüzüne vurmak yerine, yapabildiğini
değerlendirin ve onunda görmesini sağlayın. Unutmayın eğer
siz yapabildiği kadarını görmez ve ona inanmazsanız o da
yapabildiklerini görmez ve kendi gücüne inanmaz.
Çocuğunuzun iyi yapabildiği şeyler, ya da ilgi duyduğu
alanlar mutlaka vardır.
Bunların neler olduğunu tespit edin ve bu alanlarda daha iyi
olabilmesi için gerekli koşulları sağlamaya çalışın.
Çocuklar genellikle ilgi duydukları alanlarda daha iyi
performans sergilerler. Bu nedenle, ilgilerinin ne olduğunu
belirlemek çok önemlidir.
*Çocuğunuzun geliştirilmesi gereken alanları için birlikte
bir plan yapın.
Planınızda küçük hedefler belirleyin. Bu hedeflere
ulaşmasında ona destek verin. Örneğin herhangi bir derste
başarısız ise ve bu durum onu etkiliyorsa, bu konuda neler
yapabileceğinize birlikte karar verin ve küçük adımlar
belirleyin. (önce öğretmenle görüşme, çalışılacak konuları
saptama, çalışma programı düzenleme, ekstra destek
ihtiyacının olup olmadığını belirleme vb.) Sizin
problemlerin üzerine giderken çözüm odaklı yaklaşımınız,
hedef belirlemeniz ve bu konuda ona destek vermeniz, onda
problemin çözülemez olduğu inancını yıkacak ve çaba harcama
isteği doğuracaktır.
Çocuğunuza mutlaka çeşitli alanlarda sorumluluklar verin.
Bu sorumlulukların onun yaşına ve gelişimine uygun olmasına
dikkat edin. Sorumluluklarını yerine getirirken onu izleyin,
takdir edin, gerekli yerlerde destekleyin. Sorumluluk
duygusunun gelişimi, çocuğun kendisini yeterli hissetmesi ve
özdeğer duygusunun gelişimi ile yakından ilgilidir.
Çocuğunuzun; ev ve okulun dışında farklı sosyal aktiviteler,
sosyal gruplar gibi değişik ortamlara girmesi ve bu
ortamlarda kendini gösterebilmesi için fırsatlar yaratın.
Böylece, çocuğunuzun alışkın olmadığı yeni ortamlara uyum
sağlama becerisini geliştirmesine katkıda bulunmuş
olursunuz. Yeni, farklı ortamlarda başarılı olma duygusu,
çocuklarda kendilerine güven duygusunu arttırır. Örneğin;
çocuğunuzun bir yaz kampına katılması ya da daha önce hiç
denemediği bir sosyal aktiviteye başlaması ona çok şey
kazandırabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder