Yeni durumlar çocuklarda uyum sorunu yaratabilir. Okula yeni başlayan çocuk, ev ortamından veya anne- babadan ayrılma kaygısı yaşayabilir.
Okulun ilk günlerinde çocuğun ağlama, okula gitmek istememe, anne-babasından ayrılmamak, yanında kalmalarını istemek gibi davranışlar göstermesi doğaldır. Çünkü çocuk tüm kurallarını bildiği bir ortamdan, henüz hiç bir kuralını bilmediği, tanımadığı kişilerin bulunduğu bir ortama girmektedir. Çoğunlukla koruyucu ve aşırı hoşgörülü aile ortamından gelen çocuklarda bu kaygılar daha yoğun yaşanır. Bağımsız, kişiliği gelişmiş, güven duygusu pekişmiş çocukların okula uyumu daha kolay olur. Ancak çocuk okul ortamına alıştıktan ve öğretmenlerini tanıdıktan sonra kaygıları ortadan kalkar. Bazen de, ebeveyler çocuklarından ayrıldıkları için kendileri de suçluluk ve kaygı duyguları ile çocuğun okul korkusunu bilmeyerek de olsa artırırlar. Bu sinyalleri alan çocuk, daha sonra aldığı sinyalleri kolayca kullanarak, okula gitmemek için direnebilir.
Uyum sağlama aşaması boyunca çocuklarda gözlediğimiz tepki çeşitleri değişiklik gösterir.
•Bazı çocuklar okula gayet ilgili ve rahat başlar.
•Bazıları ilk üç gün ya da bir hafta ilgili ve istekli olur. Okul, onun için park gibidir. Ama sonra birazda annesi ile birlikte olmak ister. Sürekli okula gelmenin anlamını yeni kavrar ve tepki gösterir.
•Diğer bazıları ise en baştan itibaren anneden ayrılmak istemez. Sınıfa gelmesini, yanında olmasını, annesinin yedirmesini ister, ağlama gözlenir.
NASIL DAVRANMALI?
•Ailenin göstereceği kararlılık, sabır, okul öncesi eğitime ve başladığı eğitim kurumuna gösterdiği inanç ve güven çocuğun uyumunu kolaylaştırır.
•Çocuğun okul hakkındaki olumsuz düşüncelerini anlatmasına fırsat verilmeli, ancak okul hakkında sorgulanmamalıdır.
•Okul hakkında çocuğa açıklama yapmak ve okulu tanıtmak uyumu kolaylaştırır. Okulun her gün gidilmesi gereken oyun, arkadaş ve eğitim yeri olduğu anlatılmalı, ancak abartılmış ve yanlış bilgi verilmemelidir. Aksi durumda çocuk kendisine anlatılanlarla okulda bulduklarını karşılaştırdığında aradığını bulamayacak ve okula güveni kalmayacaktır.
•Veli, okul ve personel hakkındaki olumsuz duygu ve düşüncelerini çocuğun yanında konuşmamalı, idare ile iletişime geçmelidir.
•Çocuğun anaokulunu reddetmesi halinde, anne-baba, büyükanne veya büyükbaba gibi aileden birinin çocuktan yana tutum göstermesi, ona güç verir ve tepkisi büyür. Okula gidiş tüm aile bireyleri tarafından desteklenmeli ve aile bireyleri uyum içinde olmalıdır.
Çocuk okula birlikte geldiği ebeveyni yanında ağlıyor, onun gitmesine izin vermiyor olmasına rağmen; ebeveyni okuldan ayrıldıktan sonra ağlamayı bırakıp, faaliyetlere katılıyorsa; kaygılarını bitirmiş demektir.
Kaygıları bitmiş olmasına rağmen okula gelme veya geldikten sonra anne-babasının gitmesini engellemeye çalışan, direnç gösteren çocuklar için uygulanabilecek yöntemler ise;
*Çocuğu servise ya da okula “bağımlı olmadığı” ebeveyni tarafından getirin.
*Okula düzenli devam etmesi konusunda ısrarlı olun. Yakınmaya devam etse bile giyinmesine, servise binmesine, okula gitmesine ve yerleştirilmesine yardım edin. Sınıfa girmesi konusunda sakin ve kararlı davranın.
*Okula düzenli devam etmesi ve karşı çıkmaması karşılığında daha sonra verilmek üzere bir takım küçük ödüller sunun.
*Kaygıları hakkında konuşmaya teşvik edin. Ancak sorgulamayın. Duygularını anladığınızı hissettirin. Anlaşıldığını hissetmek çocuğu rahatlatır.
*Onu yatıştırın ve sadece belli bir zaman dilimi içinde okulda kalacağını söyleyin.
*Ona kendisini alacağınız saati söyleyin ve bu saati geçirmeyin.
*Çocuğun yuvaya hazır olması kadar sizin çocuğunuzu yuvaya vermeye hazır olmanız da önemlidir. Çocuğu yuvaya verdiğiniz için yalnızlık, çaresizlik, suçluluk, kaygı, çocuğu kaybetme korkusu ve hatta öfke gibi duygular yaşıyorsanız onlarla yüzleşin.
Enerjinizi, bu duygularla baş etmek için harcayın. Siz gözleriniz yaşarmadan çocuğu yuvaya bırakabildiğiniz zaman, çocuğun da bu ayrılıkla başa çıkabildiğini göreceksiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder